İZMİR – “Ortaokul ikinci sınıftan başlayarak yazları plajında çadır kurduğum, Çamlaraltı kahvesinde Uğur Mumcu’yu dinlediğim, panelleri takip etiğim, Kenan Evren sağ kulağımıza ‘Yunanlılar düşmandır’ diye fısıldarken, sol kulağıma Dikili suyun iki yanında, Midilli ile birlikte en önemli barış kentlerinden biridir, düşüncesinin serpildiği bir kent Dikili. Yüreğime sol bilinci aklıma sola dair bilgileri ilk kez topladığım bir kent Dikili. Bugün buradaysam varlığımı borçlu olduğum bir kent. 1980’lerde 12 Eylül darbesi sendikaları, siyasi partileri, bütün muhalefeti üzerinden geçip sindirmişken Dikili solun sesini yeniden yükselttiği, insanların birbirine cesaret ve umut verdiği bir kent oldu. Dikili, özgürlükler için, sosyal devlet için unutturulmaya çalışılan değerlere sahip çıkan muhteşem bir yer. Dünden bugüne Dikili’ye hizmet eden belediye başkanlarımıza şimdiki duygu durumu ne olursa olsun, özellikle Dikili’nin efsane belediye başkanı Osman Özgüven’e yürekten teşekkür ediyorum”.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 16 Şubat’ta, yerel seçimlerde İzmir adaylarını tanıttığı toplantının ertesi günü Dikili’nin Atatürk Meydanı’nda sözlerine bu cümlelerle başladı.
CHP’nin Dikili Belediye Başkan Adayı Adil Kırgöz ve İzmir Büyükşehir Başkan Adayı Cemil Tugay’ın da hazır bulunduğu mitinge halkın katılımı, ilçedeki eski sol mitingler düşünüldüğünde sönüktü. İlçe sakinlerinden bazılarının ifadesiyle, meydandaki kalabalığı çevre ilçe örgütlerinden parti mensupları ile mitinge getirilen Dikili Belediyesi çalışanları ve hatta belediye personelinin aileleri oluşturuyordu.
Özgür Özel’in konuşmasından 24 saat önce, Dikili’de dört dönem belediye başkanlığı yapmış olan, ekmeği ve suyu halka bedava vermesiyle tüm Türkiye’nin tanıdığı, Dikili Barış Demokrasi ve Emek Festivalleri’nin yaratıcısı efsane başkan Osman Özgüven’in CHP’den istifa açıklaması ise sol kesimde soğuk duş etkisi yaratmıştı.
“Sadece Dikili’de değil, yurt genelinde anti-demokratik biçimde yanlış belediye başkan adayları belirlenerek halkla inatlaşılması en büyük hatalardan biri olmuştur. Unutulmamalıdır ki, halkın coşkun akan seli karşısında hiçbir güç duramaz. Ömrünün önemli bölümünü emek, demokrasi, barış mücadelesine adamış bir kişi olarak büyük emekler verdiğim partimden istifa ediyorum. Çünkü bu CHP, bizim partimiz olmaktan çıkmıştır” diyen Özgüven, CHP’nin CHP olmaktan uzaklaştığı gibi; Dikili’nin de barış, emek ve demokrasinin kenti olma idealinden çok gerilerde kaldığına gönderme yapıyordu bu sert sözlerle.
Kendisine “Babam gibidir” diyen Özgür Özel’in mitingini, kent meydanına bakan bir balkondan izleyen Osman Özgüven’e ne düşündüğünü sorduk. Aldığımız yanıt kısa ve özdü; “Ben söyleyeceğimi söyledim”.
Özgür Özel’in kendisini siyaseten şekillendirdiğini söylediği Dikili’nin bu seçimlerde sembolik bir önemi var. Zira, anlattığı dönemlerde onunla aynı heyecanı paylaşmış, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Aziz Nesin gibi aydınları ilk kez burada dinlemiş, sahilde çadır kurup gitar çalan abla ve ağabeylere gıpta ile bakmış, onlar gibi olup büyüyünce barış dolu bir dünya kurmayı dilemiş bizim kuşağımızda Dikili’nin Altın Çağı denilebilecek bu dönemin yeri hep bambaşka olacak.
Bugüne gelindiğinde, Osman Özgüven’in üzerinde durduğu ve eleştirdiği “Halkla inatlaşma” siyasetinin CHP’nin sadık seçmenindeki karşılığı, hem şaşkınlık hem de öfke. CHP, başta Hatay’da Lütfü Savaş olmak üzere yerel seçimlerde belediye başkan adaylarının seçimindeki tercihleriyle seçmeni tarafından bu yüzden biraz da acımasız biçimde eleştiriliyor.
“İşimiz Belediye” ama tartışacak bir şey yok!
CHP’nin Hatay, İzmir, Eskişehir gibi CHP seçmeninin ağırlıklı olduğu illerdeki aday tercihlerini memnuniyet anketleriyle belirlemesi ya da “Seçim anketlerinde yapay zekadan yararlanan ilk parti biz olduk” gibi söylemler de aday tercihleriyle ilgili soru işaretlerini gideremiyor.
Özgür Özel, 16 Şubat’ta Dikili’de yaptığı konuşmada yine “memnuniyet anketi” dedi ve mevcut belediye başkanı Adil Kırgöz için yaptırılan anketten çıkan sonuca bakarak karar verdiklerini vurguladı. Hatta eli yükselterek şöyle dedi: “İzmir’de memnuniyet anketi belediye başkanları açısından güç. Çünkü seçmenin beklentisi yüksek ve notu kıt. Ancak Dikili’de baktığımızda anketlerde ilk 3’de yer alan bir performans gösterdi. Ankete baktık konuşacak tartışacak bir şey yok dedik. Üstünde en kısa konuştuğumuz ilçe Dikili’ydi”.
CHP Genel Başkanı’nın tartışmaya değer bulmayarak, “Konuşulacak bir şey yok” dediği memnuniyet anketinin ne zaman, kimlerle, hangi çerçevede yapıldığı sorusunun somut cevabı yok. Dikili Atatürk Meydanı’nda gerçekleşen bugünkü mitingin ardından insanlar dağılırken “Ne anketiymiş bu, bize soran filan olmadı” diye söylenen yaşlı bir amca, o meydandaki tek asabı bozuk kişi olmasa gerek.
2019 seçimlerindeki ittifak formülünün bu defa CHP’nin imdadına yetişmeyeceğinin bilincinde olan ve bunu da miting konuşmasında ifade eden Özgür Özel, “tek adam rejiminin tutsak aldığı ülkede CHP seçmenin sandıkta birleşmesi” gerektiğini vurgulayarak, “Kentinizi tek adamdan koruyun, Cumhuriyet’i koruyun” mesajına ağırlık verdi. Dolayısıyla CHP’nin kemik seçmenine yaptığı telkin; “Aman AKP’ye geçit verme, biz kime dersek sen oyunu ona ver”.
Dikili gibi bir turistik beldede son üç yıldır yapılamayan otobüs terminali, yağmurlarda sokaklara taşan kanalizasyonları, kentin tam ortasından geçen devasa tır ve kamyonlarla düğüm haline gelen şehir içi trafiği, yaz aylarında artan nüfusun karşılanamayan su, otopark gibi altyapı ihtiyaçları, arıtma sistemi olmaması nedeniyle gözümüzün önünde kirlenen Ege Denizi, yetersiz sağlık hizmetleri, ranta açılan tarım arazileri, tarlalarda mantar gibi çoğalan yazlık site inşaatları, bölgedeki madencilik faaliyetleriyle kirlenen yeraltı su kaynakları başta olmak üzere; tartışmak, konuşmak, çözüm bulmak zorunda olduğumuz gündemler ise bir sonraki seçime ertelense de olur. Zira, kampanya sloganı “İşimiz Belediye” olsa da CHP için “Tartışılacak bir şey yok”.